Çok öğreniyorum ve bana ne faydası var demeden her şeyi öğrenmeye çalışıyorum. Sadece kitaplardan öğrenmiyorum. Çocuklardan, gençlerden, büyüklerden, ihtiyarlardan, ustalardan, çıraklardan...

Akıllılardan, delilerden, yalancılardan, sahtekârlardan, zalimlerden, mazlumlardan...

Âşıklardan, maşuklardan, kuşlardan, kurtlardan, çiçeklerden böceklerden...

Her şeyden bir şey öğreniyorum; her şeyden çok şey öğrenmeye çalışıyorum bir gün bir şekilde yolumu aydınlatır diye.

Gün geliyor öğrendiklerim ışık oluyor bana, yolumu aydınlatıyor. Bütün öğrendiklerimin başında bana hayatı, hayatın anlamını, dünü, bugünü, geleceği gözümün ve gönlümün önüne seren Kitabı öğreniyorum.

Öğrenmek çok güzel!

Bildiğini, öğrendiğini öğretmekse ondan daha güzel!

O yüzden merhum Aliya İzzetbegoviç'in dediği gibi "“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için, gökyüzünün öğrencisi olmak lazım!” düşüncesiyle hep öğrenmeye çalışıyorum.

Öğrenmeyi başarıyorum ama öğretebildiysem, öğretebiliyorsam ve öğretebilmeyi başarabildiysem mutlu olmanın ötesinde bir sevinç yaşıyorum çünkü biliyorum ki öğrenen, bilen, sorgulayan, öğrendiklerini yaşayan, paylaşan insan, "kitap yüklü eşekten" farklı olacaktır.

Ve yine biliyoruz ki,

"Mey biter saki kalır, her renk solar haki kalır. Diploma insanın cehlini alsa da, hamurunda varsa eşeklik baki kalır." diye bir güzel söz vardır.

Öğrenmek güzeldir, öğretmek de!

Öğretenleri, öğretmenlerimi saygıyla anıyorum ve onlara çok çok teşekkür ediyorum bize öğrettikleri ve öğretmedikleri için.

Öğretirken vefat edenlerin rahmetle anıyorum. 

Ve ülkemin güzel öğretmenlerine sevgi ve saygılar sunuyorum.