Haftalık değerlendirme raporu şöyle:

Başkan Mehmet Kuş Sahura Kadar Halkla Birlikte Başkan Mehmet Kuş Sahura Kadar Halkla Birlikte

SICAK GÜNDEM 1. Türkiye, Dünya Adalet Projesi- World Justice Project (WJP), 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde dibe vurdu! 2. 2022 yılsonu bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili hesaplara göre, son üç ayda, ekimaralık döneminde bütçe açığı 9 kat artacak! İÇ POLİTİKA 3. Büyük propaganda ve gösterişle ilan edilen ‘TÜRKİYE YÜZYILI’ vizyonu, iktidarın sözünün tükendiğini, yalanların sonuna geldiğini gösterdi! 4. Sivil Toplum Kuruluşlarının ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yeniden dizayn edilmesi planı, demokratik alanın teslim alınıp susturulmasına yöneliktir! EKONOMİ 5. Cumhurbaşkanlığı 2023 Yıllık Program hedefleri, iktidarın kamu kaynaklarını aktarma ve servet transferi tercihini bir avuç müteahhit ile faizciden yana yaptığının resmi belgesi! 6. Dış Ticaret açığındaki aylık artış yüzde 300’e dayandı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83,2’den yüzde 69,4’e indi. Dış ticaret ‘kırmızı alarm’ veriyor! 7. Merkez Bankası, 2022 yılının son enflasyon raporunda yılsonu enflasyon hedefini yaklaşık 5 puan daha artırarak yüzde 65,2’ye yükseltti! MB’nin enflasyon raporları kurumsal itibarsızlaşmanın zirve noktasını gösteriyor! TARIM 8. Tarım Girdi Fiyatları Endeksi’ndeki enflasyon artışı yıllık yüzde 135’i aştı. Tarımsal girdi maliyetlerindeki olağanüstü artışlar dizginlenemezken, gıda fiyatlarının düşmesini beklemek imkansızlaşıyor! DIŞ POLİTİKA 9. Son bir ayda AB komisyonundan Türkiye’ye ikinci üst düzey ziyaret gerçekleşti ve Rusya yaptırımlarının delinmemesi uyarısı yinelendi. Türkiye-AB ilişkilerinin kritik bir aşamada olduğu mesajı verildi! 10. Ege adalarında Yunanistan’ın egemenliğini savunan Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye’yi suçlayan ifadeler kullandı. Amerikan hava kuvvetlerine ait savaş uçakları, KKTC hava sahasını ihlal eden uçuşlar gerçekleştirdi! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 2 1. Dünya Adalet Projesi (WJP), ‘2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye dibe vurdu. Türkiye’yi 100 yıl geriye götüren iktidarın 20 yıl sonra ‘DAHA FAZLA ADALET’ vaadi, ülkeyi hukuksuz-adaletsiz yönettiklerinin itirafıdır! Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ diyerek ‘Daha Fazla Adalet’ vaadiyle tüm ekranlardan seslendiği anda, Dünya Adalet projesi (WJP) tarafından yayınlanan 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye dünya ülkeleri arasında adalet ve hukuk devleti kriterlerinde dibe vurdu. Küresel sıralama listesinde hukukun üstünlüğü açısından 140 ülke arasında 116’ncı sıraya gerileyen Türkiye, Avrupa ülkeleri, ABD, Güney Amerika ülkelerinin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu ülkelerinin, Ruanda, Namibya, Botsvana, Senegal, Gana gibi Afrika ülkelerinin, Malezya gibi Uzak Doğu ülkelerinin ve Moğolistan, Burkina Faso gibi az gelişmiş ülkelerin de gerisinde. WJP raporunda; dünyada giderek artan sayıda otoriter yönetimlerin iş başına geldiğine dikkat çekilirken, ‘hukuk tanımazlık, cezasızlık ve yargıda siyasallaşmanın’ yaygınlaşma eğiliminde olduğu tespitine yer verildi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 61 ülkede ‘yasaların adil bir şekilde uygulanması, insan haklarının koruması, siyasal gücün yargısal denetimi ve keyfi şekilde kullanılmasının önlenmesi’ açısından kurumsal mekanizmaların zayıflama eğilimine girdiği belirtiliyor. Hukukun üstünlüğü ülkesine en çok özen gösteren ülkeler Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Hollanda ve Almanya olarak sıralanıyor. Küresel sıralamada adaletsizliğin katmerleştiği sondaki üç ülke Afganistan, Kamboçya ve Venezuela. Türkiye hukukun üstünlüğünün gerilediği ülkeler arasında puan kaybediyor. Dünya sıralamasında 140 ülke içinde 116’ncılığa düşen Türkiye, coğrafi açıdan yapılan sıralamada ise yer aldığı Güney Avrupa-Orta Asya-Orta Doğu bölgesindeki ülkeler arasında hukukun üstünlüğü kriterinde sonuncu. Türkiye’nin yer aldığı bölgede Gürcistan en başta yer alırken Kosova, Kuzey Makedonya, Moldova, Bosna-Hersek, Kazakistan, Ukrayna, Sırbistan, Arnavutluk, Belarus, Kırgızistan ve Rusya’dan sonra en sonda Türkiye yer alıyor. Özellikle ‘hükümetlerin ve ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları’ kriterine göre yapılan sıralamada Türkiye’nin 140 ülke içinde 135’inci olması, iktidarın yargı üzerindeki siyaset gölgesini, yargının siyasi talimatlarla yönlendirildiğini teyit ediyor. Temel hakların yargı güvencesi kriterinde Türkiye’nin 134’üncü sırada yer alması, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, siyasi talimatla yargı üzerinden baskılanması uygulamalarının teyidi anlamına geliyor. WPJ Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin geldiği nokta, iktidarın yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve demokrasiden hızla uzaklaştığını doğruluyor! Demokrasiözgürlük vaadiyle halkı aldatanlar şimdi TÜRKİYE YÜZYILI yalanına sarılıyor. ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 3 2. 2022 yılsonu bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili hesaplara göre, ekim-aralık döneminde, bütçe açığı 9 kat artacak. Pervasızca meclise sunulan rakamlar; iktidarın gözünü karartarak para basımına hız verdiğini doğruluyor, ‘seçimi kaybedersem benden sonrası tufan’ zihniyetine geçtiğini gösteriyor! TBMM’de görüşmeleri devam eden 2023 bütçesiyle birlikte sunulan 2022 bütçe gerçekleşme hedefleri, yılsonuna kadar olan dönemde iktidarın para basmaya hız vererek her şeyi göze aldığını gösteriyor. Haziranda meclise getirilerek temmuz ayından itibaren yürürlüğe konulan ek bütçeyle bütçe harcamaları 2 trilyon 831 milyara, bütçe gelirleri 2 trilyon 553 milyara yükseltilirken, yılsonu bütçe açığı başlangıçtaki düzeyinde tutularak 278,4 milyar TL tutarında olacaktı. Eylülde açıklanan Orta vadeli Program (OVP) ve 17 Ekim’de TBMM’ye getirilen 2023 bütçe teklifi ve 2022 bütçe gerçekleşmelerinde ise yılsonu bütçe harcamaları tutarı 3 trilyon 133 milyar liraya, bütçe açığı gerçekleşme hedefi 461 milyar 188 milyon liraya, faiz giderleri 180 milyardan 329,8 milyara yükseltildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın son açıkladığı Eylül 2022 bütçe gerçekleşme rakamlarına göre; 9 aylık harcamalar toplamı 2 trilyon 20 milyar TL, Faiz giderleri 207,1 milyar TL, 9 aylık bütçe açığı toplamı 45,5 milyar TL! Yılsonu gerçekleşme hedeflerine bakıldığında ekim-aralık döneminde 1,1 trilyon lira harcama yapılacak. Diğer deyişle 9 ayda yapılan harcamaların yarısından fazlası, yüzde 55’ine varan bir bütçe harcaması sadece 3 ayda yapılacak. Son üç ayda 9 aydaki faiz ödemesinin yarısından fazla 122 milyar TL faiz ödenecek. Daha da vahim olan, meclise sunulan 2022 yılsonu gerçekleşme rakamlarına göre, 9 ayda 45,5 milyar lira olan bütçe açığı son üç ayda 415,7 milyar TL artarak 461,1 milyara çıkacak. Bunun anlamı üç ayda, 9 aydaki bütçe açığının 9 katı bütçe açığı gerçekleşecek. Böyle bir bütçe tablosu, kamu kaynaklarının böylesine keyfi harcanması hiçbir hükümet döneminde görülmedi! Milletle alay edercesine ortaya konulan hesaplar iktidarın bugüne kadar örneği görülmemiş bir seçim ekonomisine yöneldiğini gösteriyor. Son üç ayda 1 trilyonu aşan tutarda bütçe harcaması, yüzde 50 artacak faiz gideri ve dokuza katlanması göze alınan bütçe açığıyla, ülke ekonomisi başta enflasyon ve para basılarak TL’nin değersizleştirilmesi olmak üzere, fiyatların katlanarak artması, ödemeler dengesi ve döviz kurları, cari açık, alım gücünün sıfırlanması vb. her alanda, tüm olumsuzluklara, artan risklere ve tehlikelere açık hale getiriliyor. Öncesinde dile getirdiğim gibi 2023 Bütçe Yasa Teklifi; seçim, borç, faiz ve iflas bütçesidir. 2022 yılsonu bütçe gerçekleşme hedefleri ve resmi rakamları, ülke hazinesinin, devlet kasasının boşaltılması sürecinin bu yılın ekim ayından itibaren başlatılacağını ortaya koyuyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 4 3. Büyük propaganda ve gösterişle ilan edilen ‘TÜRKİYE YÜZYILI’ vizyonu, iktidarın sözünün tükendiğini, yalanların sonuna geldiğini gösterdi. 2023 vaatlerini rafa kaldıran CB Erdoğan, 1 trilyon dolarlık ticaret hacmi, 100 milyar dolarlık turizm geliri sözleriyle, tutulmayan vaatlere yenilerini ekleyip halkı inandırmaya çalışıyor! 2012’de ‘Türkiye Hazır Hedef 2023’ sloganıyla ilan ettikleri Cumhuriyetin 100’üncü yılına dönük hedefler ve vaatler AK Parti’nin web sitesinde duruyor. On yıl önce tam demokrasi, özgürlükçü anayasa, parti kapatmaların sonlandırılması, milletvekili dokunulmazlıklarının evrensel ilkelerle güvenceye alınması, siyaset yasaklarının tümüyle gündemden çıkarılması vb. vaatlerin yanında, 2023’te 2 trilyon dolar GSYH, kişi başına 25 bin dolar milli gelir, 50 milyar dolar turizm geliri, 500 milyar dolar ihracat vb. vaatlerin yer aldığı vizyon belgesini Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan unutmuş olmalı ki, şimdi çıkıp 1 trilyon dolarlık ticaret hacmi, 100 milyar dolar turizm geliri vaat ediyor! Ülkeyi, otokrat tek adam yönetimine geçirirken, şimdi yine tam ve şeffaf demokrasi, temel hakların teminat altına alınması, daha fazla özgürlük, daha fazla adalet, hukuk devleti, özgürlükçü anayasa vs. yalanlarını 10 yıl sonra TÜRKİYE YÜZYILI ambalajıyla pazarlayıp, herkesi bu yalanlara inanmaya çağırıyor. Erdoğan, hem siyasi farklılıkları bir kenara bırakıp Türkiye Yüzyılı için ortak vizyon ve mutabakat zemini çağrısı yapıyor hem de iki saatlik konuşması boyunca muhalefete en ağır sözleri, ithamları, kindar ifadeleri kullanıyor! CB Erdoğan, 10 yıl önce Türkiye’yi dünyada ilk 10 ekonomi arasına çıkartma sözünü unutup, yüksek teknoloji ihracatı, dijital yüzyılı, iletişim yüzyılı, bilimin yüzyılı vb. hedefler sıralayarak, demokrasiyi, hukuk devletini, basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını, anayasayı askıya aldığı, kurumlarını ve ekonomisini çökerttiği, milletin meclisini devre dışı bıraktığı Türkiye’yi, ‘Bölgesel ve küresel cazibe merkezi’ haline getireceğini söylüyor. 20 yıllık iktidarı boyunca demokrasi, insan hakları, siyasi yasaklar vb. konularda aynı söylemleri tekrarlayan, ilan ettikleri yargı reformu paketlerini, İnsan Hakları Eylem Planlarını kenara atıp, Dezenformasyon Yasasıyla, sansürlerle gerçek zihniyetini açık eden CB Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı diye aynı vaatleri sıralaması söyleyecek sözünün kalmadığının, siyaseten tükendiğinin göstergesi. 29 Ekim 2023’e kadar herkesi birlikte mutabakat zemininde buluşmaya, Türkiye Yüzyılını tartışarak katkı vermeye çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı anda Sivil Toplum Örgütlerini ve Meslek Odalarını kapatmaya, Alevileri iktidar kontrolüne almaya hazırlanması, kadınları 3 çocuk doğurmaya zorlaması, samimiyetsizlik ve art niyetin, inandırıcılıktan uzak zihniyetin kanıtıdır! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 5 4. Sivil Toplum Kuruluşlarının ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yeniden dizayn edilmesi planı, demokratik alanın teslim alınıp susturulmasına yöneliktir! Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) başta olmak üzere Türk Eczacılar Birliği (TEB) gibi kanunla kurulmuş, kamu kurumu niteliğindeki sivil toplum ve meslek örgütlerinin yönetim, işleyiş, faaliyet ve seçimlerinin yeniden tasarlanmasına dönük yasal düzenleme hazırlıkları iktidarın demokratik toplumun son alanlarını da kapatmayı, baskı ve kontrolüne almayı amaçladığını ortaya koyuyor. Anayasamızın 135. Maddesinde tanımlanan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının mali ve idari özerkliği yasal güvence altındadır. Türkiye’nin en köklü ve yasayla kurulmuş Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK), meslek örgütlerinin, meslek odalarının kapatılarak yeniden dizayn edilmesi, işlevsizleştirilmesi, demokratik meslek ve kitle örgütlerinin siyasal kontrol ve baskı altına alınmasının iktidar tarafından planlanması, tıpkı Dezenformasyon ve Sansür Yasası gibi demokrasiyi dışlayan bir adımdır. Daha önce Anayasa Mahkemesinin kapatılması ve lağvedilmesi talebini gündeme getiren iktidar ortakları, ardından Türkiye Barolar Birliği’ni hedef alarak ‘çoklu baro’ yasası çıkarttılar. Kendi yandaşlarına kurdurdukları barolar, iktidar desteğine ve kamu avukatlarının baskı altına alınmasına rağmen umdukları sonucu getirmedi. Kamu kurumlarının isimleri önünden ‘T.C.’ ibaresini kaldırma girişimlerinin ardından şimdi meslek örgütlerinin isimlerindeki ‘Türk’ sözcüğünü kaldırmak istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ talebinde vurguladığı Türk Tabiplerini, köklü ve saygın meslek örgütlerini, üyelerini vatandaşlıktan çıkartma talebinin dile getirilmesi siyasi kindarlık ve aymazlıktır. Meslek örgütlerini, meslek odalarını siyasi gücün önünde engel gören iktidar zihniyetinin yeni yasal tasarım süreci, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Eczacıları Birliği (TEB) vb. dışında anlaşıldığı kadarıyla isminde ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ olan Esnaf Odaları (TESK), Ziraat Odaları (TZOB), Sanayi ve Ticaret Odaları’nı da (TOBB) kapsayacak şekilde planlanmaktadır. Sivil Toplum ve yasayla kurulmuş meslek örgütleri de dahil her alanı kendi kontrolüne almayı, hiç kimseye soluk aldırmamayı hedefleyen iktidarın bu antidemokratik hamleleri kendi sonunu hızlandıracaktır! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 6 5. Cumhurbaşkanlığı 2023 Yıllık Program hedefleri, iktidarın yeni ekonomi modeliyle ilgili kamuoyu önünde dile getirdiği söylemlere kendilerinin de inanmadığını sergiliyor. Geçmiş yıllardaki tüm programlar gibi 2023 program hedefleri de tutarsız ve hesapsızca hazırlanmış! 2023 Bütçe Yasa Teklifi TBMM’ye gönderildikten sonra yasa gereği yayınlanması gereken Yıllık Program, 25 Ekim’de resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Programda 2023 bütçe giderlerinin yüzde 154 artırılması iktidarın kamu kaynaklarını seferber ederek devletin kasasını boşaltıp, seçimi kazanmak için her yolu mubah gördüğünü ortaya koyuyor. 2018’de bütçe giderlerindeki artış sadece yüzde 17 idi. 2023 yılında ise 9 kat fazla harcama yapılacak. Kamuoyu önünde Yeni Ekonomi Modeline övgüler düzen iktidarın gerçekte bu modele ve sonuçlarına kendisinin de inanmadığı, 2023 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ile somutlaşıyor. İhracat artışı ve cari fazla hedefli yeni ekonomi modeline karşılık programda ortaya konulan hedefler bu yılın son aylarında ve gelecek yıl ihracatta artış hızının düşeceğinin öngörüldüğünü açığa çıkartıyor. 2023 programına göre 2021'de 46,2 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2022 sonunda yaklaşık yüzde 100 artışla 105 milyar dolara çıkacak ve 2023'te 80 milyar dolara düşecek. Eylül sonu itibarıyla dış ticaret açığının 9 ayda 90 milyar dolara yaklaşmış olması bile bu hedeflerin tutarsızlığının ve masa başında hazırlandığının göstergesi. 2021’de TL bazında 7 trilyon 248 milyar 789 milyon lira olan GSYH'nin 2022 sonunda 13 trilyon 429 milyar 497 milyon lira, 2023'te ise 18 milyar 654 milyar 263 milyon lira olması öngörülüyor. ABD doları bazında 816 milyar dolar olan 2021 GSYH’si bu hedeflere göre 2022 sonunda 808 milyar dolara düşecek. 2023’te ise 867 milyar dolar olacak. 2021’de 9592 dolar olan kişi başına düşen milli gelir (KBMG) 2022’de 9485 dolara inecek ve 2023’te 10 bin 71 dolar olacak. İktidarın 2012’de açıkladığı ‘Hedef 2023 Vizyon Belgesi’nde vaat ettiği KBMG 25 bin dolardı. Şimdi bunun yarısından daha az bir hedefi yeni ekonomi modelinin başarısı diye pazarlıyorlar. 2023 programına göre 2022 Ocak ayına kadar sözleşmesi imzalanan Kamu Özel İş Birliği (KÖİ) projelerinin sayısı 262, proje tutarı 88,5 milyar dolar. Ulaştırma yatırımları bu tutar içinde 52,6 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, 19,9 milyar dolarla enerji, 11,9 milyar dolarla sağlık sektörü yatırımları sıralanıyor. Şu ana kadar sözleşmesi imzalanan KÖİ projelerinin 241’i işletmeye alınırken, 21 projenin yapımı sürüyor. Programdaki rakamlara göre, 2023’te KÖİ kapsamındaki otoyol, köprü, hastane vb. projelerin garanti ödemelerine 102 milyar TL, faiz ödemelerine 565,6 milyar TL ayrılacak. Toplam 667,6 milyar TL iktidar müteahhitlerine ve faizcilere ödenecek. 2023 Programı, iktidarın kamu kaynaklarını aktarma, servet transferi konusundaki tercihini yine bir avuç müteahhit ve faizciden yana yaptığının resmi belgesi! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 7 6. Dış Ticaret açığındaki aylık artış yüzde 300’e dayandı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83,2’den yüzde 69,4’e indi. Dış ticaret ‘kırmızı alarm’ veriyor. İktidar, doğalgaz ödemelerinin 2024’e ertelenmesi, enerji faturasının 1 yıl ötelenmesi için taviz vermeye hazır şekilde, Rusya’nın kapısında bekliyor! Ticaret Bakanlığı’nın iki hafta önce açıkladığı Eylül 2022 geçici dış ticaret verilerindeki vahim tablo, TÜİK’in açıkladığı rakamlarla teyit edildi. Ocak-Eylül dönemi 9 aylık dış ticaret açığı 83 milyar dolara ulaştı. İhracat, eylülde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,2 artarak 22 milyar 612 milyon dolar olurken, ithalattaki artış oranı yüzde 38,1 ve tutar 32 milyar 208 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 268,1 artarak 2 milyar 607 milyon dolardan, 9 milyar 595 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Eylül ayında yüzde 88,8 iken, 2022 Eylül ayında yüzde 70,2'ye indi. Dokuz aylık gerçekleşmelere bakıldığında; ihracat, 2022 yılı Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 artarak 188 milyar 152 milyon dolar, ithalat yüzde 40,4 artarak 271 milyar 249 milyon dolar tutarında gerçekleşti. Ocak-Eylül döneminde 9 aylık dış ticaret açığı yüzde 156,3 artarak geçen yılın aynı dönemindeki 32 milyar 423 milyon dolardan, 83 milyar 97 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Eylül döneminde yüzde 83,2 iken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 69,4'e geriledi. TÜİK’in açıkladığı kesinleşmiş dış ticaret rakamlarıyla modelin başarısızlığı ve halka yalan söylendiği bir kez daha doğrulandı. İhracat artış hızının ivme kaybetmesine karşılık ithalatın aynı hızla yükselişini sürdürmesi, yılbaşından bu yana devam eden dış ticaret açığında makasın açılmasının yarattığı riskin ‘kırmızı alarma’ dönüştüğünü gösteriyor. İhracatın ithalata karşılama oranında 20 puana varan sert düşüş, tehlikenin boyutlarının büyüdüğünü, ithalat kalemlerinin sürdürülebilmesi için gerekli ve yeterli dövizin temininde güçlükler yaşanması ihtimalini ortaya çıkarıyor! İktidarın Rusya ile yürüttüğü ve CB sözcüsü tarafından da doğrulanan doğalgaz ithalatında ödemelerin 2024’e ertelenmesi müzakerelerinin gerisinde, bu ihtimal yatıyor. Türkiye’nin ithalatında ilk sırayı alan Rusya’dan Ocak-Eylül döneminde yapılan 44 milyar 683 milyon dolarlık ithalatın yaklaşık yüzde 80’i enerji ithalatı. Seçime gidilen süreçte iktidar, Rusya’nın BOTAŞ’tan doğalgaz alacaklarını 2024’e erteleme sözü alarak dış ticarette artan açıkları, büyüyen riskleri ve ithalat için gerekli dövizin bulunamaması ihtimalini bir yıl ötelemek on milyarlarca dolarlık enerji faturasını 2024’e yığarak önümüzdeki 6-7 ayı kurtarmak istiyor. Rusya’nın kapısında borç erteletmek için boynu bükük bekleyen iktidarın tüm bunların karşılığında hangi tavizleri vermeyi vaat ettiği gizleniyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 8 7. Merkez Bankası (MB) 2022 yılının son enflasyon raporunda yılsonu enflasyon hedefini yaklaşık 5 puan daha artırarak yüzde 65,2’ye yükseltti. Ekonomi yönetiminin plan-program-bütçe hedefleri birkaç ay içinde çöpe dönüşüyor. MB’nin enflasyon raporları kurumsal itibarsızlaşmanın zirve noktasını gösteriyor! Merkez Bankası Başkanı, 2022 yılının dördüncü ve son enflasyon raporunu geçen hafta açıkladı. Temmuz raporunda yüzde 60,4 olan yılsonu enflasyon hedefi, 4,8 puan daha artırılarak yüzde 65,2’ye yükseltildi. Halen yüzde 84 düzeyindeki enflasyonun daha önce de vurguladığım gibi ‘baz etkisiyle’ aralık ayında düşeceği hesabını da içeren bu yeni hedef, MB’nin bugüne kadarki enflasyon hesaplarındaki olağanüstü sapmaların örtülmesini amaçlıyor. Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda; MB 2021’in ilk raporunda yıllık enflasyonu yüzde 9,4 olarak öngörmüştü. 2021’in son raporunda ise bu hedef ikiye katlanarak yüzde 18,4’e yükseltilmişti. Yılsonunda TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon MB’nin ikiye katladığı yılsonu hedefini de ikiye katlayarak yüzde 36 oldu! MB geçen yılın ocak ayındaki ilk raporunda 2022 enflasyonunu yüzde 7, 2021 Ekim’inde açıkladığı son raporunda ise yüzde 11,8 oranında hedeflemişti. 2022 yılına gelindiğinde ocak ayındaki ilk enflasyon raporunda yüzde 23,2 olan yılsonu hedefi ikinci raporda yüzde 42,8’e yükseltildi. 2022 yılının 3. Enflasyon raporunda yüzde 60,4 ve geçen hafta açıklanan son raporda yılsonu hedefi yüzde 65,2’ye yükseltilen yılsonu hedefleri her seferinde 20 puana varan artışlara rağmen hiç tutmadı ve hep büyük sapmalara uğradı. Bu yılın raporlarında 2023 yılı için hedeflenen enflasyon oranları sırasıyla; yüzde 8,2, 12,9, 19,2 ve son raporda yüzde 22,3 oldu. Orta Vadeli Program ve 2023 bütçe yasa teklifinde 2022’nin yılsonu enflasyonu yüzde 65, gelecek yılın enflasyon hedefi yüzde 24 olarak öngörüldü. MB’nin 2022 yılı son enflasyon raporunda 2024 yılında tek haneli enflasyon için öngörülen oran yüzde 8,8 olarak yer aldı. Dolayısıyla MB Para Politikası Kurulu’nun (PPK) aylık toplantılarında yıllardan bu yana her ay yinelediği yüzde 5 oranındaki hedef yine kâğıt üzerinde kaldı. Bu kadar rapor, plan-program ve resmi belgelerde yer alan enflasyon öngörülerinin geçmiş yıllardan bugüne bir tekinin bile tutmaması, iktidarın ekonomi yönetimindeki liyakatsizliğinin, neredeyse 6 ayda bir ya da her yıl değişen ekonomi modellerinin ciddiyetsizliğinin, en somut kanıtı değil mi? 2022 bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili yılsonu öngörüleri ve 2023 bütçesindeki harcamaların yüzde 154 artırıldığı göz önünde tutulduğunda, seçim öncesi patlama yaşanacak kamu harcamaları, açıklanan enflasyon hedeflerinin tutturulmasını olanaksız kılıyor. Merkez Bankası (MB) enflasyon raporlarının üç ayda geçersiz hale gelmesi, ilan edilen hedeflerin değiştirilmeye mecbur kalınması, Merkez Bankası’nın güvenilirliğini ortadan kaldırdığı gibi kurumsal itibarını da sıfırlıyor! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 9 8. Tarım Girdi Fiyatları Endeksi’ndeki (Tarım-GFE) enflasyon artışı yıllık yüzde 135’i aştı. Tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksindeki enflasyon artışı ise yüzde 142’ye ulaştı. Tarımsal girdi maliyetlerindeki olağanüstü artışlar dizginlenemezken, gıda fiyatlarının düşmesine dönük beklentileri de olanaksız hale getiriyor! TÜİK’in geçen hafta açıkladığı Tarım Girdi Fiyatları Endeksi’nde (Tarım-GFE) yıllık enflasyon artışı Ağustos 2022 itibarıyla yüzde 135,06’ya yükselirken bazı kritik temel girdilerdeki yıllık artış yüzde 200’ün de üzerine çıktı. Gıda enflasyonundaki yükselişin en önemli etkenlerinden birisi olan Tarım-GFE artışı uzun süredir üç hanede ve yakın gelecekte düşmesi ihtimali görünmüyor. Girdi fiyatlarındaki bu yükseliş üreticiyi üretimini sürdüremez noktaya sürüklüyor ve temel gıda fiyatlarındaki yükselişi tetikliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi yönetiminin aralık ayından itibaren enflasyonda düşüşün başlayacağı yönündeki iddialarına karşılık, resmi enflasyon baz etkisiyle düşse de bunun hayat pahalılığına, fiyat etiketlerine ve üreticinin maliyetlerine yansımayacağı, Tarım-GFE’deki tabloyla netleşiyor. Ağustos ayına ait Tarım-GFE artışının eylülde yürürlüğe konulan elektrik ve doğalgaz zamlarıyla daha da hızlandığını ve yükseldiğini eylül ayı Tarım-GFE verileri açıklandığında göreceğiz. Kış mevsimi turfanda gıda ürünlerinin şimdiden çift haneli fiyatlarla pazar ve marketlerde yerini alması, pek çok gıda maddesinin ücretli, dar gelirli, emekliler açısından erişilemez olacağını bugünden öngörebilirim. TÜİK’in açıkladığı resmi rakamlara bakıldığında Tarım-GFE ağustosta, temmuz ayına göre yüzde 1,64, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 135,06 arttı. Endeksteki ana gruplardan ‘tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi’ aylık yüzde 1,25, ‘tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi’ yüzde 4,81 yükseldi. Geçen yılın aynı ayına göre bu iki ana gruptaki yıllık artış sırasıyla yüzde 90,40 ve yüzde 142,28 oranında gerçekleşti. Tarım-GFE’de yıllık artışın yüksek olduğu diğer alt gruplar, yüzde 234,48 oranıyla gübre ve toprak geliştiriciler, yüzde 184,77 ile enerji ve yağlar oldu. Tarımın temel girdisi olan gübre, ilaç vb. toprak geliştiricilerdeki yıllık enflasyonun yüzde 200’ü aşması, üreticinin gübre kullanımını azaltmasına ya da tümüyle vazgeçmesine zemin yaratıyor. Alınan ürün miktarı geriliyor, ürün açığı büyüyor. Buna paralel olarak pazarlara, marketlere arz edilen ürünün azalması, ürün kıtlığına ve fiyatların yükselmesine ortam yaratıyor. Ağustosta tarımsal üretimde kullanılan enerjideki, mazottaki yıllık artışın yüzde 185’e yaklaşması, üreticiye sübvansiyonlu, ÖTV-KDV’siz enerji desteğinin hayati önemde olduğunu gösteriyor. İktidar, bu gerçeği görmek, sorunu çözmek yerine, eylülde elektrik ve doğalgaza zam yaptı. Muhtemelen kasım-aralıkta kur farkı gerekçesiyle tekrar zam yapılacak ve kışın sebze-meyve-temel gıdada fahiş fiyat artışlarıyla gıdaya erişim sorunu yakıcı hale gelecek! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 10 9. Son bir ayda AB komisyonundan Türkiye’ye ikinci üst düzey ziyaret gerçekleşti ve Rusya yaptırımlarının delinmemesi uyarısı yinelendi. Türkiye-AB ilişkilerinin kritik bir aşamada olduğu mesajı verildi. Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakereleri 2015 yılından bu yana tamamen durdu ve yeni bir fasıl açılmıyor! AB Komisyonunun Finansal Hizmetler ve Sermaye Piyasalarından Sorumlu Üyesi Mairead McGuinness’in 6 Ekim’deki Türkiye ziyaretinin ardından geçen hafta da AB’nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi Türkiye’ye gelerek Ticaret Bakanı ve iş dünyası ile görüşmeler gerçekleştirdi. Genişlemeden sorumlu komisyon üyesinin Türkiye’ye yaptığı ziyarette gündem, AB’nin genişlemesi veya Türkiye’nin tam üyelik süreci değil, AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırım kararlarının delinmemesi uyarısıydı. 6 Ekim’deki ziyarette Hazine ve Maliye, Ticaret, Dışişleri Bakanları ve iş dünyası örgütleri, bankalarla yapılan temaslarda Rusya yaptırımlarının Türkiye üzerinden delinmesinin AB-Türkiye ekonomik ve ticari ilişkileriyle, bankacılık sektörü ve sanayiciler açısından ‘ciddi sonuçlarının’ olacağı iletilmişti. AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, 26 Ekim’de Ankara temaslarında Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile görüştükten sonra, İstanbul’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) organize ettiği toplantıda sanayiciler, bankacılar, ihracatçılarla bir araya geldi. Varherly temaslarına ilişkin paylaşımında; Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırganlığı göz önünde bulundurulduğunda Türkiye ile ilişkilerin kritik bir dönemeçte olduğunu, ifade etti. Ayrıca Türkiye ile ticaret ve yatırım ilişkilerinde kullanılmamış büyük bir potansiyelin yanında, iyi işleyen bir Gümrük Birliği’ne ve ticareti olumsuz etkileyen unsurların giderilmesine ihtiyaç olduğunu vurguladı. AB yetkilisinin Gümrük Birliği Anlaşması’na atıfta bulunması, Rusya yaptırımlarına yönelik olarak uyarı niteliğinde ve gerektiğinde anlaşmanın askıya alınabileceğinin sinyali. Böyle bir karar Türkiye’nin AB ile ticaretini derinden sarsabilir. Bir ayda AB’den iki üst düzey ziyaretin gerçekleşmesi, ABD Hazine ve Dışişleri Bakan yardımcılarının Ankara ve İstanbul temaslarında yaptırımlar ve kara para transferleri konusunda uyarı mesajları verilmesi, sürecin ciddileştiğini gösteriyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un AB’nin 36 üyeye genişlemesi, batı Balkan ülkelerinin üyelik müzakerelerine dahil edilmesi önerisinde Türkiye’yi saymaması kabul edilemez. Bu gelişmeler, ikili ilişkilerde mesafenin Türkiye aleyhine açıldığını, AB’nin Türkiye’ye ‘mülteci muhafızlığı ve ekonomik ortaklık’ rolü biçtiğini düşündürüyor. Bu olumsuz yaklaşımların, Rusya yaptırımları gerekçesiyle daha ileri noktalara taşınması durumunda, ikili ilişkiler tümüyle tıkanıklığa girecektir! ERDOĞAN TOPRAK, CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ HAFTALIK DEĞERLENDİRME RAPORU | 30 EKİM 2022 11 10. Ege adalarında Yunanistan’ın egemenliğini savunan Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye’yi suçlayan ifadeler kullandı. Amerikan hava kuvvetlerine ait savaş uçakları Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) üzerinde ve KKTC hava sahasını ihlal eden uçuşlar gerçekleştirdi. Türkiye’nin verdiği notalar dikkate alınmadı! Türkiye’ye karşı ABD ve AB’nin Rusya konusundaki baskıları artarken, Ege ve Doğu Akdeniz’de de Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) sıkıştırmaya dönük gelişmeler yaşanıyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Atina ziyaretinde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile yaptığı görüşmede Doğu Akdeniz ve Ege’deki süreçlerde Yunanistan’ın haklı olduğunu, Almanya’nın ve AB’nin Yunanistan’ın yanında olacağını ifade etti. Yunanistan-Türkiye arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin sadece iki ülke için değil Avrupa ve NATO için de çok önemli olduğunu belirten Scholz, Türkiye’yi kastederek; “Bir NATO ülkesinin diğer bir müttefikin egemenliğini sorgulaması kabul edilebilir bir şey değildir” açıklamasını yaptı. Scholz’un Atina ziyaretiyle aynı anda GKRY’de başlayan Nemesis Askeri tatbikatında yer alan ABD hava kuvvetlerine bağlı F-22 savaş uçaklarının GKRY ve KKTC üzerinde uçuş yapması, KKTC hava sahasını ihlal etmesi Türkiye ve KKTC’yi tahrike yönelik. KKTC’deki Türk Hava Kontrol Merkezini bilgilendirmeksizin yapılan uçuşlar Türkiye tarafından verilen nota ile protesto edilmesine karşılık ABD notayı dikkate almaksızın GKRY ve diğer katılımcı ülkeler ile yapılan tatbikatların 5 Kasım’a kadar süreceği açıklandı. KKTC’yi tanımayan ABD’nin açıklamasında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ hava sahasında savaş uçaklarının uçuşları için ABD Büyükelçiliği aracılığıyla Kıbrıs Cumhuriyeti (GKRY) Dışişleri Bakanlığı'na sözlü başvuruda bulunularak tatbikat izni alındığı belirtildi. GKRY Savunma Bakanlığı askeri iş birliği ve tatbikatların GKRY’nin bölgedeki stratejik rolünü gösterdiğini, ABD ile ilişkilerin daha da güçlendirileceğini ve 15 ülkeyle de askeri iş birliği anlaşmaları imzalanmasının önemli olduğunu duyurdu. GKRY’de 5 Kasım’a kadar sürecek kara, deniz, hava kuvvetlerinin yer alacağı Nemesis tatbikatına ABD’nin yanı sıra Yunanistan, Fransa, İtalya, Mısır ve İsrail katılıyor. Almanya ve ABD’nin eş zamanlı olarak Yunanistan ve GKRY’ye askeri ve siyasi destek anlamına gelen açıklamaları ve tatbikatları, Yunanistan’ın Almanya’dan tank alarak bunları Türkiye ile sınır bölgesine konuşlandırması tahrik amaçlı ve kabul edilemez. NATO müttefiklerinin karşılıklı egemenliğe saygı göstermesini isteyen Başbakan Scholz, Lozan anlaşması uyarınca silahlandırılmaması gereken Ege adalarında Yunanistan’ın yaptığı ihlalleri görmezlikten gelmenin ötesinde, Ege’de kara suları ve hava sahası açısından aynı egemenlik hakkının Türkiye için de vazgeçilmez olduğunu bilmek, kabul etmek zorunda. GKRY’ye silah ambargosunu kaldıran ABD’nin Rumlara verdiği bu tek taraflı desteğin, Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlamayacağını, adadaki barışa zarar vereceğini görmesi gerek.

Editör: TE Bilisim