VALİ ŞILDAK: AKİF'İ ANLAMAK CUMHURİYETİ ANLAMAKTIR VALİ ŞILDAK: AKİF'İ ANLAMAK CUMHURİYETİ ANLAMAKTIR

Viranşehir SES Temsilciliği ile Eğitim-Sen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında etkinlik düzenledi.  Yapılan etkinlikte açılış konuşmasını Viranşehir SES Temsilciliği Eşbaşkanı Hevidar Cihangir yaparken; SES Genel Merkezi tarafından üyelere gönderilen mektup okundu. Viranşehir SES Temsilciliği Yönetim kurulu üyesi Esma Durmuş da kadınların şiddet karşısında yapması gerekenler hakkında bilgi veridi. Genel Sekreter Hatice Yavuz ise basın açıklaması yaptı.

Yavuz açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "25 Kasım 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM genel kurulu kararı ile ilan edildi. Bunun nedeni ise 1960 yılında Dominik cumhuriyetinde meydana gelen bir olaya dayanmaktadır. Bu olay faşizm yönetimine karşı başkaldıran 3 kız kardeşin özgürlük mücadelesidir. Ülkeyi yöneten Faşist Trujillo bu üç kız kardeşten o kadar çok korkuyordu ki; bir konuşmasında “Ülkenin en büyük iki sorunu; kilise ve Mirabal kardeşlerdir” demişti. Korkmakta haklıydı. Mirabal kardeşlerin özgürlük mücadelerinde vahşice katledilmeleri Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir tepki uyandırdı. Direniş güçlendi ve diktatörlük tarihin çöp sepetine yerini aldı. “Belki de bize en yakın şey ölüm, fakat bu beni korkutmuyor, haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz” diyen Maria Teresanın bu sözleri 62 yıl geçmesine rağmen hala bize ışık tutmakta ve güç katmaktadır. Bu güçlü eylemselliğin, başkaldırının yakın örneğine hepimiz son zamanlarda İranlı MahsaAmani ile tekrar tanık olduk. İran’da İslam Cumhuriyeti adı altında kadınlara dayatılan yasaklar, mecburi baş örtüsü ve daha nice keskin yasaklara karşı İran halkı sokakta polisler tarafından vahşice katledilen Amani’ den sonra ayaklandı ve kadınlar erkekler saçlarından bayraklar diktiler sokaklara. Biz görüyoruz ki kadın mücadelesi faşist rejimleri, devletleri yıkacak; yeni baştan yaratacak kadar güçlüdür. Bunun bizde yarattığı umutla bugün burada biraraya geldik. Diğer yandan bizler bilmeliyiz ki; adil ve eşit olmayan bir yaşayış tarzının homofobiyetini görmezden gelmemek için güçlü tutumlar sergilemeliyiz. Ülkemizde kadınların hukuki kazanımlarına karşı yürütülen sistematik çalışmalar sonucunda kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini endişe ile gözlemlemekteyiz. Şiddetin fiziksel boyuttan çıkıp kendini kemikleştirdiği ve kronikleştirdiği gerçeğini göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz. Hepimiz bu yüzden doğru tutumlar sergilemeli; İstihdamı, söz hakkını, cesareti kadınlarımıza kazandırmamız gerekmektedir. Bizim için öncelik çalışma alanımız, ikili ilişkilerimiz, aile ilişkilerimiz olmalıdır. Viranşehir kendi içinde küçük biz kadınlar için büyük adımların atılabileceği bir yer olabilir. Bizler bu bilinçle yol almalıyız. Son olarak şunu söylemek isterim ki; toplum kırımının her boyutu ile derinleştiği, yabancılaşmanın, kimliksizleşmenin hat safhada yaşandığı bir çağdayız. Bu kısımda direncin boyutunu güçlü kılmak için bilimsel, ideolojik, politik cevaplarımızın zenginleşmesi, derinleşmesi ve birbiri ile buluşması gerekiyor. Zamanın ruhuna ve ihtiyaçlarımıza denk gelecek yeni perspektiflere güçlü bir sorgulanma ile başa çıkabileceğimize inanıyor ve yaşasın kadın özgürlüğü diyoruz."

Editör: TE Bilisim