Yapılan açıklamada Yaşam evi Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Zeynep Dilek Polat, şu ifadelere yer verdi:

Dünyada ve Türkiye'de yükselen kadın mücadelesinden aldığımız güçle, bu yıl da 25 Kasım’da erkek egemenliğine, yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe, ucuz işgücü olmamıza, ev içi emeğimizin sömürüsüne, hukuksuzluğa, cezasızlığa, ayrımcılığa, her gün yaşanan kadın katliamlarına, savaşa, ırkçılığa, erkek-devlet şiddetine karşı, biz kadınlar yine alanlardayız.

Kadınlar her gün evde, işte, okulda, sokakta erkek ve erkek devlet şiddetine maruz kalmakta ya da şiddet tehdidi altında yaşamlarını sürdürürken, siyasal iktidar kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam etmektedir. AKP iktidarı tekçi, gerici ve cinsiyetçi temelde oluşturmayı tasarladığı toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını zayıflatmayı temel almış, baskı mekanizmalarını tümüyle seferber ederek kadınları ev içinde ve kamusal alanda iradesizleştirmeye dönük saldırılarına hız vermiştir.  İstanbul Sözleşmesi'nin bir gece yarısı feshinden sonra şimdi de 6284 sayılı yasa gibi şiddeti önlemede etkili yasal kazanımlar hedef gösterilmekte ve eril yargının cezasızlık politikası kadına yönelik şiddetin artmasına neden olmaktadır. Bu cezasızlıktan güç ve cesaret alan erkekler  "gücüm yettiği için hedef aldım" diyebilecek cürette ve biz kadınları akıl almaz yöntemlerle katletmeye devam etmekte.  Eril yargı erkekleri korurken, kadına yönelik şiddette, LGBTİ+ lara yönelik nefret cinayetlerinde ve çocuk istismarında cezasızlık uygulanmaya devam etmektedir. Erkeklerin uyguladığı her türlü şiddete cezasızlık ile kadınlara yönelik şiddet desteklenirken kadınların kendi hayatlarını savunması en ağır biçimde cezalandırılmaktadır.

Yine kadınların yürüttükleri örgütlü mücadele hedef alınmakta baskı, gözaltı ve tutuklamalar hız kesmeden devam etmektedir. Bu yaklaşım alenen kadınların hayatına kastederek de olsa erkek egemen sistemin tüm mekanizmaları ile korunacağının beyanıdır.

Kadınların varlığını yok saymak, aşağı görmek, toplumsallığını yerle bir etmek için her türlü yasağı din kisvesi altında hayata geçirmeye çalışan sürekli olarak kadın kazanımlarına saldıran, kadın emeği ve yaşamı üzerinde denetim kuramaya çalışan iktidarın kamusal alanı dinselleştirerek, Türk-İslam sentezli bir kamusallık yaratma hevesi de her fırsatta açığa çıkmaktadır. Üç beş çocuk baskısı, kadın ve aile bakanlığının dönüştürülmesi, aile irşat büroları, şiddet uygulayan erkekle arabuluculuk uygulamasını hayata geçirmeye çalışmak, boşanmayı zorlaştırma raporları, nafaka hakkını gasp etme kampanyaları, AKP’nin kadınları sistematik olarak aileye mahkûm etme çabalarını gösteriyor. Yine yasal düzenlemelerle çocuğun cinsel istismara maruz kalması durumunda somut delil aranması, evlilik yaşının düşürülerek çocuk yaşta evlikleri yasalaştırma çabaları, 5. yargı paketiyle" icra yoluyla çocuğu görme devri artık bitiyor "diyerek çıkardıkları çocuğun yararını ve kadının güvenliğini gözetmeyen değişiklikler kadın ve çocuk düşmanı uygulamalara devam etmelerinin bir sonucudur.

AKP/MHP iktidarı döneminde kadınların çalışma yaşamı da neoliberal politikalar doğrultusunda esnek, güvencesiz, parçalı ve kayıt dışı istihdam biçimleriyle yeniden yapılandırmaktadır. Pandemiyle ekonomik krizde ilk işten çıkarılanlar kadınlar olmakta, kadın yoksulluğu ve işsizliği her geçen gün artmaktadır. Ekonomik kriz çalışma yaşamında var olan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken, artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna dair hiç bir önlem alınmamaktadır. İşyerleri kadınlar için şiddetin kendisi haline gelmiş bulunmaktadır. Eş başkanlık gerekçe gösterilerek kayyum eliyle gasp edilen belediyelerde kadın merkezleri ve kadın sığınakları kapatılmıştır.

Biz kadınlar şiddete, sömürüye karşı, yaşamın özgür özneleri olma mücadelesini uzun yıllardır ve aralıksız bir biçimde sürdürüyoruz. Kadın hak ve özgürlüğüne dair bugün ne varsa kadınların yıllardır yürüttüğü mücadelenin sonucu olduğunun farkındayız. Emeğimizin gaspı ve bedenimizin denetimine dayalı, tarihsel arka planı çok güçlü eril zihniyetin üzerimizde kurduğu sistematik tahakkümü kırmanın tek yolunun yine sürekli ve örgütlü kadın mücadelesini yükseltmekten geçmekte olduğunu biliyoruz.

Pandemi boyunca da ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılırken, daha fazla yoksullaşıp, işsizleşip, güvencesiz-  kayıt dışı çalışma koşullarında sömürülürken, istihdamdan kopup hane içi tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda kalırken,  şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamaya zorlanırken,  çözüm üretmek yerine kadına yönelik şiddeti ve istismarı meşru gören bu anlayışı, ürettiği politikaları ve uygulamalarını kabul etmiyoruz. Biz kadınlar toplumsal alanın her aşamasında varız ve var olmaya devam edeceğiz. Dünya emeğimiz üzerinde dönüyor. Hayatlarımıza ve emeğimize sahip çıkmaya her koşulda devam edeceğiz.

Yaşadığımız her türlü erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek ve birbirimizle dayanışarak kazanacağımızı biliyoruz. Yılmadan ve bıkmadan yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz; ”kadına yönelik şiddet münferit değil, politiktir” ve bu şiddeti önlemenin en önemli yolu da kadın mücadelesinden ve kadın dayanışmasından geçer.

Bugün çok daha güçlü ve çok daha örgütlü olarak hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz.

•''EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ İSYANIMIZI BÜYÜTÜYORUZ!

•İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ!

•GÜVENCELİ İŞ GÜVENLİ GELECEK TALEBİMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ!

•ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ!

•BARIŞ İÇİNDE YAŞAMA TALEBİMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ!

•ŞİDDETSİZ BİR YAŞAM, EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, ADALET, DEMOKRASİ, BARIŞ, LAİKLİK MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ!

•EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ İSYANIMIZI ÖRGÜTLÜYORUZ!

YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ!

Editör: TE Bilisim