DEPREM GERÇEĞİ

Depremden 276 gün sonra Antakya’da enkazdan bir kişinin cansız bedeni çıkarıldı…

İki yüz yetmiş altı gün sonra bir kardeş, evlat insan insan… Evet dünya değişiyor, teknolojinin hızına çoğu zaman yetişmekte zorlanıyoruz. Büyük büyük laflar ediyoruz ama aslında bu kadar çaresiz miyiz?

Amacım acımızı deşmek değil, depremi yaşayan insanlar olarak hepimize birtakım travmalar bıraktı farkındayım ama biliyorum ki bilimin bu kadar ilerlediği bir yüzyılda bu felaketi çok daha az ‘’acıyla’’ atlatabilirdik.

‘Ülkemiz bir deprem bölgesi, pek çok şehirde her an büyük bir depremi tekrar yaşayabiliriz’. Bunu çok defa uzmanlardan, halk içinden duyuyoruz.

O halde farkında olarak yaşayalım, önlem alalım. Bireysel önlemleri kast etmiyorum. Böyle büyük bir felakette kendimizi, sevdiklerimizi bireysel önlemlerle kurtaramayız. Alanında uzman kişileri dinleyerek, gerekli yetkileri vererek, uygulamaya geçerek yapılabilir elbette.

Yitip giden canlarımız çok değerliydi; eş, ağabey, kardeş, anne, evlattı. Elbette yetkili kurumlar aracılığıyla, devlet eliyle denetimler yapılıyor ama yaşadıklarımız ’yeterliliği’ sorgulatıyor bize.

Biliyorum ki o felaketten sağ çıkan, vicdanı olan herkesin düşündüğünde gözleri doluyor, yediği her lokma boğazında düğümleniyor. Şimdi elimde kalemim, yazabiliyorum; yaşananlar son olsun.

Bu ülkenin çok iyi yetişmiş bir sürü bilim insanı, uzmanı var. Ülkemizde bir daha böyle felaketler yaşanmasın diye önlemler alındığını, bilimin ışığında ilerlendiğini göreceğimize inanıyorum.

  Bir daha bu acılar yaşanmasın…

  Bu son olsun…